Adviye

Otuzlu yaşlarının ortalarında iki kadın… Biri iyi bir anne, diğeri başarılı bir avukat. İkisinin de adı Adviye. Üstelik bundan çok daha fazla ortak noktaları var. Günün birinde ve hiç beklenmedik biçimde karşılaşmaları onları kendi geçmişlerine doğru birer yolculuğa çıkarıyor ve hayatlarının daha önce farkında olmadıkları birer yüzünü keşfediyorlar. Yoksa hepimizin hayatlarının birden çok versiyonu mu […]
Gizli Oturum (Huis-Clos)

Başkası, kendi, tekbaşınalık ve kalabalık gibi kavramlar hakkında bir sorgulama sürecinin cehennem versiyonu ile karşı karşıya bırakıyor seyredeni Sartre… Seyirci seyrettiği oyunun ne kadar içinde ne kadar dışında olduğunu belki yan koltuktaki seyircinin gözlerinden belki de oyuncuların gözlerinden kendisini görerek karar verecek ve hem oyun esnasında hem de belki daha sonra cehenneme yapacağı yolculukta hazırlıklarına […]
Bina

Sürekli sınırlarını genişleten yöneticiler, sıcacık ofislerinde hayatın gerçeklerinden uzak işlerini yapan mimarlar, köfte yapımında çalışan grafikerler, kupa ve madalya almaktan başka bir şey bilmeyen yüzücüler, topları devamlı havuza kaçan pinponcular ve termodinamiğin dördüncü yasasından habersiz insanlar… İlk bakışta ilgisiz gibi görünseler de, tüm bunlar aslında acıklı bir güldürünün parçaları…
Ben Sen Olsaydım

İçinde bulunduğumuz tiyatro sezonunun sonunda onuncu yaşını kutlayacak olan Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu izleyicisinin karşısına ilk kez başından sonuna kadar her şeyiyle birlikte ürettiği bir yapımla çıkıyor. Afişte ve bu broşürün arka yüzünde ‘Yazan: H. Can UTKU’ ibaresiyle karşılaşıyorsunuz ama aslında bu oyun, sahne üstünde çalışan bütün oyuncu kadrosunun ortak çabasıyla yazıldı. Önerdiğim bir fikir […]