“Kaç defa?”
Kaç defa ölümlülüğün farkına varır insan? Kaç defa bilincini büsbütün arı bir fanusa koyup, iştençsizce uçurumun dibine adım adım getirebilir yoz kaderini?
Çatışkının neresindedir ki o yüce ışığın bilgeliği?
Bilge midir bize doğru koşan o yakıcı ışık? Bilgedir elbet, büyükler her zaman her şeyi en doğru şekilde vahşederler.
Korku değil bu, tiksinme de uyandırmıyor; hayır, hayır! Kesinlikle yabanıllık da değil buna sebep… Peki ya ne?
Ne olduğunu değil, ne olmadığını gayet iyi biliyoruz. Ne sebeple orada olmadığımızı da. Ve ne sebepler onların o sapsarı cehennemin ortasında, günahları çıplak bir şekilde oturduklarını da pekâlâ biliyoruz. Peki ya sorun ne?
Sorun şu:
‘Biz ve onlar’ diyebilmenin bu kadar basit olması. Basit olduğu kadar da ahmakça olması.
Siz aynasızlar ki bunu iyi bilmelisiniz!