20. yüzyılın en önemli distopyalarından biri olan 1984, tarif ettiği geleceğin üzerinden çeyrek asır geçmiş olsa bile, günümüzü anlama ve geleceğimizi tayin etme açısından önemini korumaya devam ediyor. Orwell in yarattığı Okyanusya devletinin totaliter aygıtları ile bugünkü yaşantımızda karşılaştığımız baskıcı aygıtlar arasındaki sayısız benzerlikler, hepimizi bir kez daha durup düşünmeye, hayatımızı gözden geçirmeye davet ediyor…
Ne savaş meydanları, ne de saraylar! Çağımızda tragedya kendini yepyeni alanlarda gösteriyor, hem de en zengin biçimiyle. Şiddetin ve öfkenin ana kaynağı olan tutkular, para hırsı, dizginlenemeyen iktidar mücadelesi, tüm çıkar çatışmalarını kökten halleden cinayetler, saklanan gerçekler, maskelenen yüzler, şantaj, fuhuş ve işte bankanın kapıları sizler için açılıyor…
Bir soytarı ve onun inanılması güç numarası… Ona hayran bir genç kız… Kendilerine anlatılan yalanlara inanarak yaşayan küçük insanların küçük dünyalarını anlatan büyük ve sımsıcak bir öykü. Günlük yaşantımıza böylesine egemen olan yalanlarla çevriliyken bu oyunda bahsedilen olayların hayatımızda olup bitenlerin yanında daha mı az inanılır olduğunu soran acı bir öykü. Yaşamın akışına müdahale edemeyen, […]