Jacques İle Efendisi (Jacques Et Son Maître )

Aslı, Dennis Diderot’nun 18. yüzyılda yazdığı “Kaderci Jacques ile Efendisi” adlı romanına dayanan bir çeşitleme; Kundera’nın kendi deyimiyle “Diderot’ya Armağanı’dır” Jacques ile Efendisi. Hayatları birbirlerine bağlanmış bir uşak ile efendisinin, hayatın döngüsü içinde aldıkları yolda başlarından geçmiş hikayelerini dinlerken onlarla birlikte şu soruyu soracağız: “İnsan nereye gittiğini bilebilir mi?”
Sen Gara Değilsin

Sen. Sen hiçbir şey değilsin. Fikrin sorulmadan doğuruldun.Adın , yaşadığın yer , konuşacağın diller , inanacağın şeyler belirlendi. Var edildin . Buraya kadar her şey iyiydi. Bundan sonra yaşaman gerekti , kurman gerekti kendi hayatını. Kendini ifade etmek istedin . Ses çıkardın , kıstık. Çizgi çizdin, kırdık. Bizimi istediğimiz kadarını , bizim istediğimiz şekilde yap istedik. Öyle ifade et , aradan […]
Gerçek Müfettiş Hound (The Real Inspector Hound)

İki tiyatro eleştirmeninin gerçek ile kurgu arasındaki duvarları kırması sonucunda tiyatro-sahne-izleyici arasındaki ayrım da yok olur. Kıskançlıkları ve arzuları onları izledikleri oyunun içine çeker. Artık hayallerini gerçekleştirebilecekleri yerdedirler. Önce farkedilmeyen ceset, sonra radyo anonsları ve cinayet? Peki katil kim? Yaşamımızdaki basmakalıp cümleleri, kimlikleri ve rolleri bırakıp kendimizi oyun içinde oyun öğesi, melodram, parodi ve modern […]
Gelinlik Kız (La jeune fille à marier)
EUGÈNE IONESCO kendini şöyle anlatır: “Ben varlığa bir türlü alışamadım – dünyanın varlığına, ya da öbür şeylerin varlığına…kendi varlığıma da alışamadım. İçini, özünü boşaltmakta olan biçimlerle karşılaşıyorum durmadan; gerçek gerçek değil; sözcükler yalnızca anlamsız sesler; evler, gök hiçliğin dış görünüşü…Kendimi gözden geçiriyorum, anlaşılmaz, nedeni bilinmez bir acıya gömülmüşüm, adı konmamış üzüntüler, gereksiz pişmanlıklar içinde boğuluyorum, […]