Jacques İle Efendisi (Jacques Et Son Maître )

Aslı, Dennis Diderot’nun 18. yüzyılda yazdığı “Kaderci Jacques ile Efendisi” adlı romanına dayanan bir çeşitleme; Kundera’nın kendi deyimiyle “Diderot’ya Armağanı’dır” Jacques ile Efendisi. Hayatları birbirlerine bağlanmış bir uşak ile efendisinin, hayatın döngüsü içinde aldıkları yolda başlarından geçmiş hikayelerini dinlerken onlarla birlikte şu soruyu soracağız: “İnsan nereye gittiğini bilebilir mi?”
Önder (Le Maître)
EUGÈNE IONESCO kendini şöyle anlatır: “Ben varlığa bir türlü alışamadım – dünyanın varlığına, ya da öbür şeylerin varlığına…kendi varlığıma da alışamadım. İçini, özünü boşaltmakta olan biçimlerle karşılaşıyorum durmadan; gerçek gerçek değil; sözcükler yalnızca anlamsız sesler; evler, gök hiçliğin dış görünüşü…Kendimi gözden geçiriyorum, anlaşılmaz, nedeni bilinmez bir acıya gömülmüşüm, adı konmamış üzüntüler, gereksiz pişmanlıklar içinde boğuluyorum, […]
1984

20. yüzyılın en önemli distopyalarından biri olan 1984, tarif ettiği geleceğin üzerinden çeyrek asır geçmiş olsa bile, günümüzü anlama ve geleceğimizi tayin etme açısından önemini korumaya devam ediyor. Orwell in yarattığı Okyanusya devletinin totaliter aygıtları ile bugünkü yaşantımızda karşılaştığımız baskıcı aygıtlar arasındaki sayısız benzerlikler, hepimizi bir kez daha durup düşünmeye, hayatımızı gözden geçirmeye davet ediyor…